14 Mayıs 2011 Cumartesi

Yitik Ruhlar...

Gene bir pazar
Yitik bir o kadarda sessiz...
Pencerenin dibindeki yatağında dışarıyı izlemeye çalışıyor
Yitip giden anıları bir bir gözünün önüne gelirken
Onunla geçirdiği yılları düşünüyor...
Ayın 17 si, yağmurlu bir cuma günü kaybetti onu aniden
Bir anda gelen telefon, sonrasında çığlıklar, yakarışlar
Hiç biri durduramadı gidişini...

Şuan biliyor ki hala onunla ruhu,
Her rüzgar estiğinde onun dokunuşunu hissediyor
Belki melekleri bile kıskandıran bi dokunuş bu
Zorda olsa artık ne yapacağını biliyor,
Yılların yorgunluğuyla kararını geçte olsa veriyor,
Ve o anda titrek elleriyle doğrulup yatağından ,
Son çabasıyla bir anda kendi fişini çekiyor...

7 Mayıs 2011 Cumartesi

manik depresif

saklanan ama açılıp bakılamayan yüzlerce fotoğraf
o gel giti yaşarken, yanıp tükenen sigara
hatırlatsın seni bana diye düşünülen her bir saniye
belki de suçlu hangimizdik diye kıvranılan anlar...

ne seni anlayabildim, ne de kendimi
sessiz çığlıklarım tutunamıyor artık bedenimde
bazen koca bi kahkaha, ardından gelen çırpınışlar
karşımda sen varmışsın gibi kendi kendime konuşur oldum
haketmediğini bilsemde...

hep aynı terane...

siyah beyaz bir film karesi
bir kız ve bir erkek
şakır şakır yağan yağmur, sanki onların mutsuzluğunu anlatır gibi dövüyor kaldırımları...

çocuk kusuyor içindekileri, kızın eli kolu bağlı, sadece susuyor...
zamanı gelince arkasını dönüp gidecek belli, sadece doğru zamanı bekliyor
kimse bilmesin istiyor içindeki cehenneme dönüşen cenneti

biraz sonra gidecek
çaresiz kalıp
aynanın karşısında göz yaşlarıyla yol yol olmuş kendiyle yüzleşecek
belki elinde ki kadehi duvara atıp,onun paramparça oluşunu izleyecek,
aynı;
kendi kalbi gibi,
kendi kaderi gibi....

her şeye rağmen...

Yaşanmışlıkları bir anda silemedim hiç ya da gamsız gözükemedim. Yeni yeni öğreniyorum mutluluk maskesi taşımayı yüzümde. Hep kahkaha atıp, mutlu fotoğraf karelerine girip en kocaman gülümsememi takınıyorum...
Duyduğum şey ise "ohh dünya sana güzel deli kızz"
Bilmiyolar ki o kahkahaların arkasında ne acılar, ne yaşanmışlıkların izleri gizli. Yılların bir anda silinip, bir anda unutulmanın verdiği yorgunluk, bi günde değişen hayatım ve ardından gelen hayal kırıklığı...
Dönüp baktığımda pişman mıyım? içimdeki bi kişiliğim evet, diğer kişiliğimse hayır diyor. Bi ağlıyorum hoop bi gülüyorum katıla katıla.. Bilemiyo insan işte hayatın her an değişebileceğini.. 5 dk sonramız bile belli değilken, başka hevesler uğruna yazık etmemeli insan hem kendine hem karşısındakine. Ama öğrendim, dersimi aldım. İnsanın herzaman daha doyumsuz olduğunu, mutlu olmanın insana batıpta herşeyi hooopp diye silip atabildiğini gördüm. En güzel çağımda olduğumu sanıp kendimi kandırsamda  yaşlandığımı hissediyorum artık...
Ama her şeye rağmen Teşekkürler büyüyorum sizinle... =))